Yılbaşı Kutlamak Haram mı ?

Yılbaşı kutlamak haram mıdır ? Yılbaşı kutlamak günah mı yoksa yılbaşı kutlamak caiz midir ?

Yılbaşı veya Yeni Yıl bir yılın bitiminin ve yeni bir yıla başlangıcın kutlandığı kültürel bir olaydır. Yıllık takvime sahip kültürler tarafından kutlanır.

Türkiye dahil Gregoryen takvim’inin kullanıldığı birçok ülkede yılın ilk resmi günüdür. Bir hıristiyan bayramı olan ve İsa’nın doğuşunu kutlayan Noel’den tamamen ayrı olarak kutlanır. Ancak bazı ülkelerde Noel ve Yılbaşı tatilleri birleştirilir. Sanılanın aksine ağaç süsleme ve hediyeleşme gibi aktiviteler yılbaşında değil, Noel’de gerçekleştirilir. Tüm bu bilgiler göstermektedir ki yılbaşı kutlamak bir müslüman geleneği değil bir hristiyan geleneğidir. Yılbaşını kutlamak en hafif ifadeyle kafirlere benzemek, kafirlere uymak anlamına gelmektedir. Dinimiz insanlığa faydalı olacak işlerde hangi dinden kaynaklı olursa olsun o işleri yapmayı uygun görmüş ve tavsiye etmiştir. Örneğin Peygamber Efendimiz gençken müşriklerin oluşturduğu mazlumların hakkını gözetmek üzere yeminleştikleri bir topluluğa katılmış, islam geldikten sonra bugün olsa aynı topluluğa katılacağını belirtmiştir. Fakat yılbaşı kutlamalarında insanlığa faydalı olacak herhangi bir durum yoktur. Hatta yılbaşı kutlamaları daha çok günahın işlendiği, Allah’ın haramlarının (içki, kadınlı erkekli eğlence gibi ) işlendiği kutlamalar haline gelmiştir. Ayrıca son zamanlarda noel kutlama alameti olan ağaç süsleme ve hediyeleşme adetlerinin de müslümanlar tarafından uygulanmaya başlaması yılbaşı kutlamalarını daha da sakıncalı hale getirmektedir.

Kafir ve Müşriklere Benzemekten Meneden Deliller

1. Allahu Teala buyuruyor: “Sonra seni bir Şeriat üzere kıldık. Ona uy, bilmeyenlerin hevalarına uyma.” (Casiye-1)

Şeyhu’l Islam Ebu’l Abbas El-Harani diyor ki: “Burada ‘bilmeyenler’ sözüne, Allah’ın Şeriat’ına aykırı davranan herkes girer. ‘Hevaları’ kavramı içerisine de, müşriklerin işledikleri amellerin hepsi girer ki, bu davranışları onların dinlerinin gereğidir.

2. “Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, bil ki sen de zalimlerdensin.” (Bakara-145)

Ehl-i Sünnet müfessirlerinin görüş birliği vardır ki, “Bu ayet-i kerimede onların tüm yaşantılarına muhalefetin mecburiyetine işaret vardır.” demişlerdir.

İbn-i Kesir (R.A.) tefsirinde bu ayet hakkında şöyle diyor: “ALLAH Azze ve Celle, bu ayetle, mü’minlerin, söz ve davranışlarında kafirlere benzemelerini yasaklamıştır.” Çünkü Yahudiler “Raina” kelimesini Nebi (S.A.V.)’e hakaret olsun diye kullanıyorlardı. ALLAH Azze ve Celle de; mü’minleri bundan alıkoydu.

İbn-i Kesir (R.A.) tefsirinde bu hadisi şöyle açıklıyor;

“Bu ayette kafirlere sözlerinde, davranışlarında, bayram ve ibadetlerinde, vb. işlerinde, -müslümanlar için mesru olmadığı halde- uyanlar için şiddetli bir tehdit ve acı bir azapla cezalandırma uyarısı vardır.”

4. ALLAH Resulü (S.A.V.); “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” (Ebu Davud) buyuruyor. Hadis-i Şerifte, müslüman olmayanlara benzeyenleri şiddetle kınama vardır. Kim de takva ehli ve salih insanlara benzerse, o da onlardandır. ALLAH korusun, kim de Yahudi ve Hristiyanlara benzerse, o da onlardandır.

5. ALLAH Resulu (S.A.V.) “Bizden gayrisinin sünnetiyle amel eden bizden değildir” (Sahihu’l-Cami: 5439) buyurmaktadır. Yine söyle buyuruyor: “Bizden başkasına benzeyen bizden değildir. Yahudilere ve Hiristiyanlara benzemeyin. Yahudilerin selamı parmaklarla, Hristiyanların selamı avuç içiyledir.” (Sahihu’l-Cami: 5434)

Benzemenin hükmü bile böyle olunca, tıpatıp kafirleri izleyen, onların adetlerine sıkı sıkıya bağlı olan, müslümanları küçümseyip onlardan uzak duranların hükmü nedir acaba? Kim ALLAH Resulü (S.A.V.)’in Sünnet’ini terkeder ve bunu başka bir sünnet, alışkanlık, adet ile değiştirirse, İslam’a bağlı olduğunu söyleyip müslümanların isimleriyle anılsa bile, İslam üzere değildir.

6. Allah-u Teala kafirlere geleneklerinde uymayan mü’minleri şöyle över: “Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.” (Furkan:72)

Müfessirlerin çoğu ayette geçen “zür” kelimesini, “müşriklerin bayramı” olarak açıklamışlardır.

7. ALLAH Resulü (S.A.V.) Medine’ye geldiğinde, onların oynayıp eğlendikleri iki günlerinin olduğunu öğrendi. “Bu günler nedir?” diye sordu. Dediler ki; “Cahiliyye de bu iki günde oynardık.” ALLAH Resulü (S.A.V.) şöyle buyurdu: “ALLAH bundan daha hayırlı olanı size verdi: Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı.” (Ebu Davud-Sahih)

Ömer İbni Hattab (R.A.) der ki; “Allah’ın düşmanlarının bayramlarından sakınınız!” (Beyhaki, Sünenü’l-Kübra)