Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler. Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilah olmayan Allaha ibadet etmekle emrolunmuşlardi. Allah, onların koştukları ortaklardan münezzehtir
Tevbe Süresi 31. ayet
Yahudiler hahamlarını, Hıristiyanlar da Papazlarını rabler edindiler. Bu din adamlarının helal saydıklarını helal, haram saydıklarım da haram saydılar. Ayrıca Hıristiyanlar Meryemoğlu İsa’yı da Rab edindiler. Halbuki Yahudi ve Hıristiyanlar, sadece bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, onların koştukları ortaklardan beridir.
Âyette zikredilen hahamlar’dan maksat, Yahudilerin din âlimleridir. Papazlardan maksat ise, Hıristiyanlann manastırlara çekilen ve dini hususlarda içtihadda bulunan âlimleridir. Allah teala bu âyet-i kerime’de Yahudi ve Hıristiyanların din adamlarını rabler edindiklerini zikretmiştir. Bu ifadeden maksat onların din adamlarını ilah edinerek onlara tapmaları değildir. Bundan maksat, Allah’ın emir ve yasaklarını bırakıp din adamlarının koydukları emir ve yasaklara uymalarıdır. Nitekim, Resulullah’tan rivayet edilen şu hadîs-i şerif ve birçok tabiinden rivayet edilen şu görüşler, din adamlarını rabler edinmelerinden maksadın, onların emir ve yasaklarına uymak olduğunu göstermektedir.
Adiy b. Hatim diyor ki:
“Ben, Resulullahın yanına gittim. Boynumda altın’dan bir haç bulunuyordu. Bana dedi ki: “Ey Adiy, bu putu çıkarıp at.” Ben onun, Tevbe suresinin “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler.” âyetini okuduğunu işittim. (Dedim ki: “Ey Allahın Resulü biz onlara ibadet etmiyorduk ki,) Resulullah da buyurdu ki: “Dikkat edin, Yahudi ve Hıristiyanlar, din adamlarına tapmıyorlardı. Fakat onlar, hahamlar ve papazlar kendilerine bir şeyi helal kılınca onu helal sayıyorlardı, bir şeyi haram kılınca da onu haram kabul ediyolardı. Tirmizi
Huzeyfetül Yeman “Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah’ı bırakıp ta hahamlarını ve papazlarını rabler edindiler.” buyuruluyor. Bunlar, haham ve papazlara tapıyorlar mıydı?” diye sorulunca o şu cevabı vermiştir: “Hayır Yahudi ve hıristiyanlar bunlara tapmıyorlardı. Fakat haham ve papazları, kendilerine bir şeyi helal yapınca onlar onu helal görüyorlar bir şeyi haram yapınca da onu haram sayıyorlardı.”
Abdullah b. Abbas da demiştir ki: Hahamlar ve papazlar, Yahudi ve Hris-tiyanlara, kendilerine secde etmelerini emretmemişlerdir. Fakat onlar, Allah’ın emirlerine aykırı emirler vermişler, onlar da bu emirleri tutmuşlardır. Bu sebeple Allah, hahamları ve papazları “Rabler” diye isimlendirmiştir.”
Rebi’ b. Enes diyor ki: “Ben, Ebul Âliye’den “Yahudiler ve Hristiyanlar, hahamlarını ve papazlarını rabler edindiler.” âyetinin manasını sordum ve dedim ki: “îsrailoğullarında bu rab edinme olayı nasıldı?” O dedi ki: “Hahamlar bize ne emrettiyse ona uyduk. Neyi de yasakladıysa, sözlerini dinledik. Halbuki bunların emrettikleri ve yasakladıkları şeylerin hükmü, Allahın kitabında mevcuttu. İnsanlar din adamlarının telkinlerini nasihat kabul edip aldılar ve Allahın kitabını arkalarına attılar. Böylece Allah’ı bırakıp din adamlarım rabler edinmiş oldular.
Âyet-i kerime’de “Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilah olmayan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı.” duyurulmaktadır. Bunun izahı şöyledir: “Hahamlarını, papazlarını ve îsa Mesihi rabler edinen Yahudi ve Hristiyanlar, yalnızca tek bir ma’bud olan Allaha ibadet etmekle ve tek bir rabbe itaat etmekle emrolunmuşlardı ki o da her şeyin kendisine kulluk ettiği ve her yaratılmışın, kendisine itaat ettiği Allah’tır. Bütün yarattıklarının, birliğine ve rabliğine boyun eğmeleri gerekmektedir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Allah, “Üzeyir, Allahın oğludur, İsa Mesih Allahın oğludur… diyen ve Allah’ı bırakıp da hahamlarını ve papazlarını rab edinip onların koydukları nizamlara uyan müşriklerin söylediklerinden ve yaptıklarında uzaktır beridir.”