Kocası tarafından ailesiyle görüşmesine izin verilmeyen kadın, eşinin rızasını almadan ailesini ziyarete gidebilir mi? Bir erkeğin hanımına anne babasıyla ve akrabalarıyla görüşme yasağı koyması caiz midir? Onlarla görüştüğü takdirde eşini boşayacağını söylemesi dinen ne kadar bağlayıcıdır?
Evlilik birliği içinde erkeklerin ve kadınların karşılıklı hakları ve yükümlülükleri vardır. Bu hak ve yükümlülüklerin bir kısmı Kur’an ve sünnet tarafından ortaya konmuştur. Bir kısmı ise toplumun örfüne ve âdetine bağlı olarak belirlenmektedir. Kur’an-ı Kerim’de: “Onlarla (hanımlarla) iyi geçinin.” [Nisâ, 4/19] emri vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de kadınlara hitaben: “Allah, ihtiyaçlarınızdan dolayı (dışarı) çıkmanız için size izin ver-miştir.” buyurmuşlardır [Buhârî, Nikâh, 115]. Öte yandan Yüce Allah kendisine ibadet etmemizi emrettikten hemen sonra anne ve babaya iyilikte bulunmamızı emretmiştir [İsra, 17/23]. Hz. Peygamber (s.a.s.) de yine bir hadislerinde, ‘Allah katında en iyi amel nedir?’ sorusuna: “Vaktinde kılınan namaz, anne ve babaya iyilik etmek ve Allah yolunda savaşmaktır.” şeklinde cevap vermiştir [Müslim, İman, 139]. Ayrıca insanın yakınlarını görmesi, ziyaret etmesi hem dinin hem de fıtratın gereği olan bir davranıştır. Bu itibarla, bir aile reisinin ciddi bir sebep yokken buna engel olmaması, eşinin ailesine saygı göstermesi, eşinin akrabalık ilişkilerini sürdürmesine yardımcı olması yukarıdaki ayet ve hadislerin gereği olduğu gibi, aile huzurunun devamının da bir gereğidir. Hanefîlere göre koca eşinin anne ve babasının yanına haftada bir gitmesine engel olamaz. Eğer engel olursa bu durum sıla-i rahim bağının kopmasına yol açar. Anne-baba dışındaki mahremlerde bu süre bir yıl olarak belirlenmiştir. Ancak bu süreler nasla değil zamanın örfü ile sabit olduğundan, her yerin örfüne göre değişebilir. Şâfiîlere göre, ise hanımın ana babasına ziyarete gitmesi için kocanın izin vermesi gerekir. Hastalık ve ölüm gibi durumlarda izin verilmemesi mekruh olur [Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 20; Şirazi, el-Mühezzeb, Dımaşk 1992, IV, 232; Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami ve Edilletühu, VII, 335-338]. Bu tür bir durumda eşine “boşayacağım” ya da “boşarım” sözü sarf eden kimse sadece boşama tehdidinde bulunmuş olur; bu sözle boşanma gerçekleşmez. Boşama, yetkili kişi veya kurumun kesin kararı ve bu kararın yoruma açık olmayacak açık sözlerin ifadesiyle olur. Buna göre boşama, kişinin eşine söylediği “Boşsun”, “Boş ol”, “Boşadım” veya “Karım boştur” gibi boşama iradesini ortaya koyan “şimdiki veya geçmiş zamanlı” ifadelerle ya da mahkemenin kararıyla gerçekleşir [Merğinani, el-Hidaye, I, 230; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 303]. DIYANET