Bir erkek ve kadının nikâhlı oldukları hâlde aynı evde, ama farklı odalarda evliliği devam ettirmeleri caiz midir?

Evlenme, karı-koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya
imkân veren ve taraflara karşılıklı hak ve ödevler
yükleyen bir sözleşmedir. Evlilikte eşlerin birbirlerine karşılıklı
sevgi, saygı ve sadakat borcunun olduğu muhakkaktır. Eşlerin,
karşılıklı haklarını Kur’an-ı Kerim: “Kadınların sorumlulukları
kadar meşru hakları da vardır.” [Bakara, 2/228] ayetiyle belirtir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) de Veda Hutbesinde: “Sizin kadınlar
üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde
hakları vardır.” buyurarak eşlerin birbirlerine karşı vazifelerine
vurgu yapar.
Bundan dolayı eşler birbirlerinin haklarına, evlenme ile yüklendikleri
vazifelere riayete mecburdurlar. Bu çerçevede koca
hanımının nafakasını ve maddi-manevi ihtiyaçlarını karşılamakla;
kadın da eşinin meşru isteklerine itaatle yükümlüdür.
Kadın ve erkeğin aynı evde ayrı ayrı odalarda yaşamaları İslam
dini açısından evlilikle ulaşılması hedeflenen sevgi, meveddet
ve rahmete dayalı ulvi gayelere aykırıdır. Zira ailede iyilik, güzellik,
fedakârlık, sevgi-saygı, istişare ve karşılıklı anlayış esas
olmalıdır. Kaldı ki Kur’an-ı Kerim erkeklerin kadınlarla iyilik
ve güzelliğe dayalı bir ilişki içerisinde olmalarını emretmektedir
[Nisâ, 4/19]. Ayrıca evliliğin en önemli amaçlarından biri biyolojik ve doğal bir ihtiyaç olan cinsel tatminin evlilik kurumu içinde
meşru bir şekilde karşılanmasıdır. Bu görevini de taraflar ihmal
etmemelidirler [Buhârî, Nikâh 85; Tirmizî, Rada, 10].(Diyanet)